ohh diyemeden ahhh diyerek güne başlamak!

   

Yataktan apar topar kalkarak başlar bir gün! Daha mis gibi güneşi fark edip ohh diyemeden ahhh diyerek hengameye dalar işte insan.

sabah trafik, yoğun email ve telefonlar, bitmeyen yazışma ve Toplantılar derken oradan oraya Yetişme ve bitmeyen İstanbul trafiği toplantı ve ayrıca yine dönüş yolu ve yine trafik…

arada çay kahve moları bir gün sanki 24 saat değilmişçesine yine trafik koşuşturma….😡

Akşam yine eve dönüş trafiği…. Nihayet gün bitti..

Biraz yürüyüşe çıkıyorum; ılık akşam havası, hafif bir meltem. 

Hava mis gibi, lacivert turuncu bir gökyüzü. Bir kedi yavrularıyla oynuyor, bir kadın onları doyuruyor. 

Yanımdan el ele tutuşmuş 20 li yaşlarda iki sevgili geçiyor, yüzleri aşktan ışıl ışıl geleceklerinden konuşuyorlar. 

En sevdiğim kitabın en sevdiğim bölümünü anımsıyorum. Kulağımda kulaklık, o çok sevdiğim şarkı çalıyor…Şükrediyorum ve Yine de İyi ki yaşıyorum diyorum, iyi ki hayattayım ve ben bunları iyi ki duyup hissedebiliyorum. 

Mutluyum. 🙏 

BANA KENDİMİ ÖNEMLİ HİSSETTİR

BANA KENDİMİ ÖNEMLİ HİSSETTİR

 

 

Herkes boynunda bir levha taşır ve bu levhanın üzerinde -Bana kendimi önemli hissettir- yazar. İnsanlarla çalışırken bu mesajı asla unutmayın…” Eğer üzerinde iyi çalışılırsa, bu tavsiye hayatınızı değiştirecek tavsiyeler arasında en önemlisi olabilir. Eşiniz, çocuğunuz, müşteriniz, iş arkadaşınız veya rastladığınız kişilerle olabilecek herhangi bir ilişkide uzun süreli bir etki yaratmak için en iyi yol karşınızdakinin değerli olduğunu hissetmesini sağlamanızdır. Ve işe başlamanız için 4 tavsiye: 
 
 
1. Karşılaştığınız herkesi büyük bir hevesle selamlayın. 
 
Hiç telefonda birisi ile konuşurken veya bir yerlerde birisine rastladığınızda sizinle yüksek bir enerji ve şevk ile konuştuklarında sanki karşınızdakinin size bayıldığını hissettiniz mi? Coşkulu ve içten bir sevk ile selamlama, tüm iletişimin gidişatını belirler. Bu son derece basit bir tekniktir, sadece en zor kısmı hatırlamaktır. Ama eger hatırlarsanız, tüm ilişkileriniz canlanacaklardı r. Bu yöntemi, özellikle çocuklarınızla iletişiminizde kullandığınızda hayatı derinden etkileyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Bir çocuk odaya girdiğinde basit bir sevkli karşılama ve taktir, onunla iletişimde mucizeler yaratır. 
 
 
2. Yavaşlayın
 
Sohbetlerinizde karşınızdakini gerçekten dinlemek için vakit ayırın. Birisi ile konuşurken, sonra ne söyleyeceğinize değil, sözleri ile, tonlaması ile ve beden dili ile “onun” ne söylediğine odaklanın. Rahatlayın ve yanıt vermeden dinleyin. Bu şekilde karşınızdakini derinlemesine dinleme üzerinde çalıştıkça, karşınızdakinin ihtiyaçları üzerinde çalışın. Sohbet sırasında kendi ihtiyaçlarınızı bir tarafa bırakın ve “onların” bugün neye ihtiyaçları olduğunu anlamaya odaklanın. Her karşılaşmayı, normalde çok telaşlı olabilecek bir günün molaları olarak değerlendirin. Yavaşlayın ve bir başkasıyla kurabileceğiniz bağlantının tadını çıkartın…Basit bir sohbet olsa da.. 
 
 
3.Geçmiş sohbetlerinizin ve karşılaşmalarınızı n ayrıntılarını hatırlamaya çalışın
 
Size daha önce aktardıklarını sorun. İşteki sunuşu nasıl gitti, sorun. Hasta babası nasıl, sorun. Bu basit yöntemle insanlara sizin için ne kadar önemli olduklarını gösterirsiniz. 
 
 
4. İnsanların sizin için yaptıkları küçük şeyleri taktir edin ve hiç bir zaman “teşekkür ederim” cümlesini söyleme fırsatını kaçırmayın. 
 
Çok şaşalı bir şey olması gerekmiyor…birkaç nazik cümle veya kısa bir e-posta veya mesaj bile yeterli…Taktirinizi göstermek ve sevdiğiniz insanlara şefkat göstermek için basit yollar bulun. Belki bu bütün günü evde hasta çocuğunuzla geçiren eşiniz için eve giderken yemek götürmek olabilir. Belki bu annenize bir telefon etmek olabilir. Gün boyunca karşınıza çıkacakları onaylama ve taktir etmeyle ilgili nasıl bir adım atacağınızı düşünüyor olun. Etrafınızdaki insanları önemli hissettirdiğinizde, bir güven ve karşılıklı taktir ortamı yaratırsınız.

 

http://deryasya.blogcu.com/bana-kendimi-onemli-hissettir/8369848

YORULDUN MU? BENIM GİBİ EY KADIN!

Nasılsın? Neler yapıyorsun? Hayat nasıl gidiyor?
Yoğun ve yorucu değil mi? Süper!
Sen de bendensin 😁
Mesela saat kaç saat uyuyabiliyorsun?ne kadar saat çalışıyorsun?
Sosyal ağlarda geçirdiğin zaman? Peki en çok zamanını nasıl değerlendiriyorsun?
Senin için geçerli olan hangisi daha fazla? dinlenmek mi yorsa ıvır zıvır mı?
Zamanı başka ne için harcıyorsun mesela? Yada kendin için ne yapıyorsun?
Kısaca bu sorunun cevabını bulmak için epey kafa patlattım!
Hatta birgün tv de
Bir soru soruyorlar kadın, erkek, çocuk zaman size göre nasıl geçiyor diye?
Cevaplar hiç şaşırtıcı değil?
Çocuklar geçmiyor ki zaman hiç oyun oynarken bile sıkılıyoruz bazen diye ortak cevapta buluştular.
Erkekler gündüz zaman iş güç hızlı geçiyor ama akşam zaman yavaş geçiyor dediler!
Ya kadınlar hele birde evli ve çocuklu hem de çalışan olanlarından offff!
Kadınlar gündüz hızlı gece hızlı hatta bu yaşıma kadar nasıl geçti anlamadım diyen cinsten!
Sonrasında bir psikolog konuşturdular!
Çocuk ve erkekler kendilerine zaman ayırdıklarından vakit yavaş geçiyor çünkü dinlenebiliyorlar ama kadınlar!
Yalnız yaşasın evli veya bekar fark etmiyor sürekli birşeyler için yıpranıyorlar,hep yetişme telaşında, iş,eş,anne,baba,çocuk,yemek,ütü daha nicesi iş bitmiyor ve kendilerine gündü veya gece vakit ayıramadıklarından zamanları hızlıca geçiyor ve yıpranıyorlar dedi!
Aman Allahım! Kendime gelmeye çalıştım ama aynen öyle hissediyorum!
Peki sonra ne yaptım?

Her sabah aynaya bakarak makyaj yaptığım yüzümü görmekten sıkıldığımı anladım! Off ! Yaşlanıyormuyum?
Zamana yenik mi düşüyorum?
Kaliteli zaman denilen olayı niye ben yaşayamıyorum?
Arkadaşlarla deliler gibi gezip üstüne evde herşeyin hazır olduğu zamanların üstünden çok mu geçti?
Dostum ! Şimdi bu karmaşıklığı kenara bırak ve kafayı tam kapasite çalıştır!
İnsanoğlu kadın Yada erkek kaçyüzyıldır belki de benim gibi monoton düşünce ve davranışlarda kaybolup gidiyor. Neden?
Yahu Bu soruyu kendine soran kaç kişi tanıyorsunuz siz?
Ben mi? Hiç!
Ve en sevdiğim Orhan Veli dizeleri geldi işte aklıma! Cesaretlendim yani!

“Hey ne duruyorsun be at kendini denize , Geride bekleyinin mi var aldırma , Görmüyormusun her yanda hürriyet … Yelken ol dümen ol balık ol su ol ,
Git gidebildiğin yere …”

Kısaca Hayat durayım mı gideyim mi diye bizi beklemiyor!
Sürekli Hiç bozulmadan bir makine gibi çalışıyor, ve hayat bizden kalan zamanımızı da çalıyor!
Şunu da bilmeliyiz hep birşeyler yetişmeye hazır ve hep ki zaman biteriyor! Ama etrafına bak hayat devam ediyor!
Neden hala bir şeyler yapmadan duruyorsun? İçinden mi gelmiyor?
Malum ülke de normal değil yani Siyasi, Bilimsel, ekonomik ve Magazin neyse herşeyi bir kenara koy!

Kimsenin kölesi olma ve kimseyi de kendine köle yapma!
Bir şey bul kendine motive eden, tekrar tekrar yap bunu, hiç birşey kaybetmezsin, hatta kazanacağın şey için sonrasında kendine teşekkür edebilirsin. Sabun kursu, resim, pasta, makaron neyse yani…..
Herşeyden önce kendine güven!
Yapabilirim de, kendim için de!
Veeeee başlamak için önce tavsiyem aynada kendine bak ve kocaman bir merhaba de yeni kendine!

20140305-220825.jpg